TRBiR – Almanya’da belediye başkanları ve yerel politikacılara yönelik şiddet olayları ve tehditlerin artmasıüzerine oluşturulan başvuru merkezi bugün faaliyetlerine başladı. İçişleri Bakanlığına bağlı oluşturulan merkez, sayıları 11 bine yaklaşan belediye başkanlarıne destek olmayı hedefliyor.
İçişleri Bakanı Nancy Faeser, merkezin kurulma amacını ve hedeflerini şu sözlerle açıkladı: “Bu merkezle, siyasi angajmanları nedeniyle karalanan hatta şiddete maruz kalan herkese destek veriyoruz. Bu merkez, ilgili kişilere bir sonraki aşamada yardım sunmak için destekçi ve kılavuz işlevi görecek.”
Tehdit ve şiddetle karşılaşan yerel politikacılar yeni oluşturulan bir telefon hattı yoluyla merkeze ulaşacak ve yakınında başvurabileceği, yardım sunan bir kuruluşa yönlendirilecek.
Pek çok yerel politikacının, karşılaşılan zorluklar nedeniyle faaliyette bulunmaktan kaçındığı, bilinen bir sorun. Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier birkaç ay önce yerel politikacılarla yaptığı bir toplantıda bu konuya dikkat çekmiş, “Belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri, kendilerini ve ailelerini korumak için bazı hassas konuları gündeme getiremiyorsa, sosyal medya hesaplarını silmek, hatta görevlerini bırakmak zorunda kalıyorsa, gerçekte aday olmak istediği hâlde nefrete hedef olmamak için vazgeçiyorsa, demokratlar bunu omuz silkeleyerek kabullenemez” ifadelerini kullanmıştı.
Rakamlar alarm veriyor
Körber Vakfının kamuoyu araştırma kuruluşu Forsa’ya 2024’ün başında yaptırdığı ankete göre, fahri belediye başkanlarının yüzde 40’ı, kendisinin ya da tanıdıklarının görevi nedeniyle hakaret, tehdit ya da fiziki saldırıya maruz kaldığını belirtiyor. Fahri belediye başkanları, Almanya’nın bazı eyaletlerinde belediye meclisi tarafından seçilerek görev yapıyor. Forsa’nın 2021’de yaptığı ankete göre asli belediye başkanlarında ise bu oran yüzde 57’yi buluyor.
Bu tür kötü deneyimler nedeniyle her dört belediye başkanından biri siyasetten çekilmeyi düşündüğünü belirtiyor. Üçte ikisi ise bölgelerinde vatandaşlar arasında hoşnutsuzluk ve kızgınlığın arttığını gözlemliyor. Ankete katılan yerel politikacıların yüzde 35’i, aşırı sağın önümüzdeki yıllarda kendi bölgeleri için büyük bir sınama olacağı görüşünde. Beşte biri ise demokrasi düşmanı eğilimlerin arttığını gözlemlediğini belirtiyor. Almanya’nın doğusunda ise dört kişiden biri bu eğilimi gözlemliyor.
Ölümcül saldırılar
Thüringen eyaletinden Sosyal Demokrat Partili (SPD) politikacı Michael Müller’in evinin önünde bu yıl Şubat ayında yanıcı madde ateşe verildi. Olay gecesi önce evin önündeki otomobil yandı, ardından evin cephesi alev aldı. Olay sırasında seyahatte olan Müller, evini iki çocuklu bir aileye kiraya vermişti. Şans eseri kimseye bir zarar gelmedi. Sonrasında hazırlanan bilirkişi raporu, yangının öldürmeye yönelik kasıtlı bir saldırı olduğunu ortaya koydu.
SPD’li politikacı, bu olayın bir tesadüf olduğuna inanmıyor. Olaydan birkaç gün önce aşırı sağa karşı bir gösteri çağrısı yaptığını hatırlatıyor ve giderek daha az kişinin korku ve endişeler nedeniyle siyasi faaliyetlere cesaret edebildiğini kaydediyor.
Köln Belediye Başkanı Henriette Reker, 2015 yılında fanatik bir aşırı sağcının bıçaklı saldırısında ölümden kılpayı kurtulmuştu. Saldırı, seçimlerden bir gün önce gerçekleşti.
Altena kentinin Belediye Başkanı Andreas Hollstein da 2017 yılında mülteci karşıtı sloganlar atan bir saldırganın bıçaklı saldırısına uğradı, boğazından yaralandı. İçinde bulunduğu dükkanda çalışanların müdahalesi ve hızla hastaneye yetiştirilmesi sayesinde kurtuldu. Kassel Valisi Walter Lübcke ise o kadar şanslı değildi. 2019 yılında bir aşırı sağcının saldırısında hayatını kaybetti.
Tüm bu örnekler karşısında yılmadan çalışmalarını sürdürenlerden biri de Brandenburg eyaletindeki Zossen kentinin Belediye Başkanı Wiebke Şahin-Schwarzweller. DW’ye konuşan liberal politikacı, 2019’da seçim kampanyası sırasında tehditlerle karşılaştığını anlatıyor ve “Bana yönelik iftira kampanyasında Türk kökenli eşim de hedef alındı” diyor.
Federal düzlemdeki ünlü politikacıların aksine yerel siyasetçiler zırhlı limuzinler, yakın korumalar tarafından korunmuyor, yasalar da yeterli koruma sağlamıyor. Bu nedenle sosyal ağlarını geniş tutarak, bağlantılar kurarak iyi bilgilenmeye çalışıyor ve bu şekilde korunmayı umuyorlar. Yeni kurulan şiddete karşı başvuru merkezinin, yerel politikacıların çalışmalarını huzur içinde yürütebilmelerini bir nebze daha kolaylaştırması umuluyor.(Kaynak:dwtürkçe)